Sahip olamadığımız şeylerden şikayet eder dururuz da, sahip olduklarımız için minnet duymayı, şükretmeyi unuturuz. Şükür günlüğü tutmanın önemini bilmeden önce, ben de onlardan biriydim. Günlük tutmaya başladığımda ise, teşekkür etmeyi öğrendim!
İhtiyaçlarımızı göz önünde bulundurmamız ve olan güzel şeyleri takdir etmek doğal bir davranıştır. Ancak, iyi şeylerin çok az gerçekleştiği zamanlarda, iyiye odaklanmak, her zaman yapabileceğimiz bir şey değildir. 2020’de çok zor bir yıl geçirdik ve neredeyse hiçbir şey yolunda gitmedi.
Evlerde kaldık, sevdiklerimizi göremedik, hayatlarımıza ara verdik ve gözümüzle göremediğimiz bir virüsten saklanıp durduk. Böyle zorlu günlerde, bir şükür günlüğü tutmak herkesin aklına gelecek bir şey değildir. Ancak asıl mesele, böyle anlarda bile sahip olduğumuz şeylere minnettarlık hissetmeyi başarabilmektir.
Kısa süreli fırtınaları atlatmak kolaydır. Ancak günler haftalara, haftalar da aylara dönüştüğünde; bu çöküş artık kalıcı gibi hissettirmeye başladığında, minnet duygusunu hissetmek zorlaşır.
Peki, işler çok kötü gittiğinde ne yapmalıyız? Cevabımız: bir şükür günlüğü tutmak” olacaktır.
Bazılarınız bu öneriyi saçma bulabilir. Korkunç şeyler için nasıl minnet duyabiliriz ki? Daha da önemlisi, bunu neden isteyesiniz? Ancak, bir şans vermeyi deneyebilirsiniz. Önümüzdeki 100 gün boyunca bir şükür günlüğü tutarak, hayatınızı değiştirmeye başlayabilirsiniz!